Anneler hep kendilerinden çok çocuklarını düşünür ve yedikleriyle yakından ilgilenir. Ne kadar büyüseniz de konu döner dolaşır bir noktada bugün ne yiyeceksine gelir. Doyduğunuzu anlatamayacak kadar küçük olabilir ya da bir yetişkin olmuş ama kendinizi annenizin bu akşam ne yedin sorusunu yanıtlarken minik tatlı yalanlar söylüyor olarak bulabilirsiniz. Annelere, çocuklarına sağlıklı yeme alışkanlıkları kazandırıcı taktiklere geçmeden önce küçük hatırlatmalar yapmak iyidir. İnanın hepsini aynı anda değil ama süreç içinde yavaş yavaş değişikliğe uğratabilirsiniz.
Okul öncesi çocuklarda annelerin en çok aklını karıştıran konu, çocuğunun yeteri kadar beslenip beslenemediğidir? Ancak bunu değerlendirirken tek bir öğününü baz almak doğru değildir. Çünkü o an yemediği içeriği günün hatta son birkaç günün içinde tüketebilir.
Bazen sürekli aynı şeyleri yemek istediğini görürsünüz. Endişelenmeyin bu gayet doğal bir süreç, siz sadece ona çeşitli ve sağlıklı seçenekler sunmayı sürdürün.
Çocuk adeta kopyalar. Siz sofranızda ne tüketiyorsanız o da süreç içinde sizin gibi beslenmeye başlar. Unutmayın onun rol modelisiniz o yaşlarda ailesinden daha çok birlikte vakit geçirdiği öğretmenleri ya da arkadaşları yok.
Çocuğunuzu oyuna dahil edin. Mutfakta her şeyi tek başınıza hazırlamaya çalışmayın. Bırakın oda içerde televizyon izleyeceğine yemeği hazırlamanıza yardım etsin. Sağ sol etraf batacak ya da üstü başı kirlenecek demeden bırakın sebzeleri sizinle birlikte yıkasın, yemeğini kendi servis etsin, peçeteleri sofraya taşısın ya da sofrayı kurduğunuz gibi toplamanıza da yardım etsin. Hem görerek hem de uygulayarak öğrensin.
O gün pek iştahı olmadığını düşünüyorsanız. Yemekleri sunuşunuzu eğlenceli hale getirin. Omlete gülen suratlar ya da sevdiği tabak, bardak, kaşık ve benzeri objeler edinin.
Markete birlikte gidin. Tabi küçük büyük hiç kimseye aç karna markete girmesini önermiyorum. Bilirsiniz kan şekeri düşükken insan pek de sağlıklı seçimlerde bulunamıyor. Marketten hoşuna giden rengarenk sebze ve meyvelerden seçmesine olanak verin.
Atıştırmalıklar olmazsa olmaz. Ona dilimlediğiniz elinin kavrayabileceği sebze ve meyve dilimleri sunun. Bu haşlanmış ya da çiğ sebze ve meyveler olabilir. Ekstra şeker eklemeden hazırladığınız meyve şekerinin ön planda olduğu tam tahıllı kekler, ya da dondurulmuş meyveli yoğurtlarda iyi seçeneklerden olabilir.
Çocuğun düzenli yemek saatlerinin olması onun sağlıklı kiloda olmasını da besleyici öğünler tüketmesini de sağlar. Bunun için olabildiğince birlikte oturduğunuz aile sofralarınız olmalı. Eğer siz öğlen yemek tüketmiyorsanız. Çocuğum fast food ya da paketli besin tüketiyor diye üzülmeniz anlamsız olur. Siz sağlıklı besinler seçip dengeli öğünler oluşturmuyorsanız biliyorsunuz ki onun henüz bunu yapabilecek güç ve imkanı yoktur.
Çocuğunuzu yeni besinleri tüketmesi için zorlamayın. Bunu bir güç savaşına çevirmeniz ikinize de kaybettirir. Bırakın yiyeceği besinin çeşidine de miktarına da o karar versin. Siz sadece ona sağlıklı alternatifler sunun. Bu hem onun kendi öz güveninin gelişmesine hem de doygunluk sınırını anlamasına yardımcı olur. Ona güvenin.
Sevmediği sağlıklı besini farklı bir tarifte ya da çorbanın içinde görünür olmadan sunmayı deneyin. Ya da tabağında sevdiği besinlerin yanına iliştirin sonrada sofradaki diğer kişilerin tabağında da benzeri olduğunu görsün. Ve çevresindekilerin tüketilmesini istediğiniz o besin için ne kadar leziz olduğunu vurguladığı anlara şahit olsun. Unutmayın örnek aldığı kişiler sadece sizsiniz ona yol gösterin.
Sofraya oturduğunuzda sadece yemek yiyip kalkmayın. İletişim içinde olun birbirinize günün nasıl geçtiğini, bu akşam sofrada en çok hangi besini sevdiğini ya da aile büyüklerinin o besini siz küçükken size nasıl yedirdiği gibi ilgisini çeken konuları hikaye tadında anlatın.
Yavaşlayın, rahatlayın ve yemekler kadar bir arada olmanın da tadını çıkarın.